Destinasyon odaklı tanıtım ve pazarlama yapılmalı

Destinasyon odaklı tanıtım ve pazarlama yapılmalı

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

haber arası detay


Türkiye, 2021 yılının on bir ayında 22.8 milyon yabancı turist ağırladı. 2022 yılı turizm sezonu için öngörünüz nedir? Seyahat acenteleri, tur operatörleri ve konaklama mekânları yeni sezona hazır mı?

FİRUZ B. BAĞLIKAYA: Pandeminin etkilerinin azalmasıyla birlikte 2022 yılında yabancı ziyaretçi açısından toparlanma dönemine girdik. 2022 yılının Ocak-Mayıs ayları arasında ülkemize gelen yabancı ziyaretçi sayısı 2021 yılına göre %207.1 oranında arttı. 2022 yılının Ocak-Mayıs ayları arasındaki beş aylık dönem itibarıyla yabancı ziyaretçi sayısı 11 milyon 301 bin 602 kişiye yükseldi. Bu yükselişin temel nedeni, seyahat acentelerinden konaklama tesislerine kadar turizm sektör temsilcilerinin titizlikle yaptığı hazırlıklardır. Ancak pandemi öncesi dönemin, yani 2019 yılının gerisinde olduğumuzu da unutmamız, sektör olarak çalışmalarımızı artırmamız gerekiyor. 2022 yıl sonu için toplam ziyaretçi sayısının 40 milyon seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Türkiye’nin toplam turizm gelirinin ise, 32 milyar dolar civarında olmasını bekliyoruz.

Özellikle yerli turist açısından düşünürsek, ekonomik kriz, pandemi, iklim krizi vb. toplumsal süreçler nedeniyle yeni sezon için fiyat/hizmet kalitesi beklentiyi karşılayacak mı? Yerli/yabancı turist hareketliliğinin devamlılığı açısından planlama ve strateji süreci sizce nasıl olmalı?

FİRUZ B. BAĞLIKAYA: Turizm, toplumsal değişim ve dönüşüm sürecinden en fazla etkilenen sektörlerin başında geliyor. Pandemiyle birlikte başlayan süreçte tüm tüketicilerde insanlardan uzak, izole bir tatil arayışı ön plana çıktı, doğada yapılan ve kitle turizminin dışında kalan alternatif turizm türlerine ilgi büyük ölçüde arttı. Aynı dönemde dünya genelinde iklim krizi nedeniyle artan hassasiyetin de tüketici tercihlerine doğrudan yansımaya başladığını gözlemledik.
 
Kalabalıklardan uzaklaşıp, doğada bireysel tatil yapma seçeneği sunan ekoturizm, kamp-karavan, villa kiralama, yat turları ve glamping tarzı alternatif tatil türlerine artan ilginin pandeminin etkilerini geride bıraktığımız bugünlerde de devam ettiğini gözlemliyoruz. Tüketici tercihlerini etkileyen diğer bir unsur da dünyada ve ülkemizde artan enflasyon.

Tüketici talep ve beklentilerindeki değişim dikkate alındığında Türkiye’nin çok önemli bir avantajı var. Zira Türkiye’deki turizm ürün çeşitliliği ve sektörümüzün esnek yapısı, tüketicilerden gelen talep ve beklentilere yanıt verebilecek potansiyeli taşıyor. Seyahat acentelerimiz, beş yıldızlı tesislerden butik otellere, kamp-karavan turizminden yat turlarına kadar her segmentte, her bütçeye uygun tatil olanaklarını sunmaya devam ediyor.

Türkiye’de sürdürülebilir turizmi geliştirmek için alternatif/yaratıcı turizm ve konaklama türlerine yönelik çalışmalar yeterli mi? 2022 sezonu için gerek yerli gerek yabancı turistlerin farklılaşan tatil anlayışını kapsayacak neler yapıldı?

FİRUZ B. BAĞLIKAYA: Dünya genelinde tüketici tercihlerinde öne çıkan çevre duyarlılığı, son yılların seyahat eğilimlerine de yansıyor. Yapılan araştırmalara göre, uluslararası seyahat edenlerin %87’si, sürdürülebilir turizm çerçevesinde seyahat etmek istediklerini ifade ediyor. Bu araştırmalara göre, tatilcilerin üçte ikisi, çevre dostu turizm tesislerinde kalma eğiliminde.

Modern yaşamın dayattığı hızlı ve sınırsız tüketime dayalı yaşam biçimi daha fazla sorgulanmaya başladı. Turizmde beklenti ve eğilimleri de önemli ölçüde değiştiren bu süreçte karbon salımını azaltma eğilimi de ön plana çıkıyor. Bu bağlamda uzak mesafeli destinasyonlar yerine daha yakın destinasyonlara seyahat etme eğiliminin güçlenmesini bekliyoruz. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi WTCC tarafından yapılan değerlendirmeye göre, uzun mesafeli uçuşlarda yolcu başına oluşan karbon emisyonu, kısa mesafeli uçuşların altı katından fazla.

Türkiye, üç-dört saatlik uçuş mesafesinde 1.5 milyar insanın ulaşabileceği, yakın olarak nitelendirilebilecek destinasyonlar arasında yer alıyor. Bu açıdan Türkiye’nin konum avantajı ön plana çıkarken, çevre duyarlılığı yüksek sürdürülebilir turizm türlerine yönelik ilgiye yanıt verebilecek bir stratejiyle hareket etmemiz önem taşıyor. TÜRSAB olarak biz de iklim değişikliğinin neden olacağı olumsuz etkilerin önüne geçilmesini sağlamanın yanı sıra seyahat acentelerinin sürdürülebilir turizm konusundaki duyarlılığını artırmaya yönelik çalışmalar da yapıyoruz. Bu çerçevede BM Kalkınma Programı’yla (UNDP) “Sürdürülebilir Turizm Mutabakatı” imzaladık. Söz konusu mutabakat çerçevesinde seyahat acentelerine sürdürülebilirlik konusunda eğitim verdik. Pandemi döneminde tüketicilerin beklenti ve tercihlerinde öne çıkan çevre duyarlılığı yüksek, sürdürülebilir turizm ürünleri geliştirmeleri için seyahat acentelerine destek veriyoruz. Sürdürülebilirlik ve yeşil turizm bilincini yükseltmek için kurum olarak etkinliklere de destek vermeyi sürdürüyoruz. İstanbul Ekonomi Zirvesi kapsamında düzenlediğimiz panelde Dünya Yeşil Ekonomi Konseyi Başkanı Mohamed Kafafy’i konuk ettik. Birliğimizin bu konudaki hassasiyeti çerçevesinde geçtiğimiz mayıs ayında düzenlenen Ace Of MICE Fuarı’nda da sürdürülebilirlik konulu bir panel gerçekleştirdik.

Yerel yönetimlerin turizm sektöründeki konumunu güçlendirmek, yerelde turizme ayrılan bütçeyi artırmak amacıyla mevzuatta hangi düzenlemeler yapılmalı?

FİRUZ B. BAĞLIKAYA: Turizmde çeşitliliğin ve rekabetin sınırsız olduğu günümüzde destinasyon pazarlaması son derece önemli bir konu. Bu çerçevede dünyada da ülke bazlı tanıtım ve pazarlama çalışmaları yerini destinasyon odaklı tanıtım ve pazarlamaya bırakmaya başladı. Sadece reklamdan ibaret olmayan destinasyon pazarlaması, ilgili destinasyona yabancı yatırımcıların çekilmesinden şehir imajının geliştirilmesine, halkın destinasyona bağlılığının artırılmasından şehrin altyapısının güçlendirilmesine ve turist akışının sağlanmasına kadar geniş bir süreci kapsıyor.

Turizmde sektöründeki küresel rekabet ortamında birçok ülke, bölge ve şehir, sınırlı turizm pastasından daha fazla pay almak istiyor. Dolayısıyla yüzlerce, binlerce destinasyon arasından fark yaratıp öne çıkabilmek için destinasyon pazarlaması yapmak gerekiyor. Bu nedenle ortak akılla doğru yol haritası belirlemek ve adım atmak oldukça önemli. Bu doğrultuda kamu sektörünün, özel sektörün ve tüm paydaşların eşgüdümlü çalışması fark yaratıyor. Bir bölgenin değerlerini en iyi tanıyanlar, o bölgede yaşayan ve çalışanlar olduğu için destinasyonun tanıtım ve pazarlama stratejisi oluşturulurken özellikle yereldeki paydaşların etkin bir biçimde bu sürecin içinde yer almasını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması fayda sağlayacaktır. Yerel yönetimlerin destinasyon pazarlaması açısından desteklenmesi ve yerel yönetimlere bütçe desteği verilmesi de önem arz ediyor.

FİRUZ B. BAĞLIKAYA KİMDİR?

Ankara’da aldığı otelcilik ve turizm eğitiminin ardından, Yabancı Diller Yüksek Okulu’nu bitirdi. Almanya’da yabancı dil eğitimi gördü. 1980 yılında turizm sektöründe otelcilik ve seyahat acenteliği alanlarında çalışmaya başladı. 1995 yılından itibaren Rusya, Finlandiya, Norveç, İsveç ve Danimarka’da Detur ismiyle tur operatörlüğü faaliyetlerine başladı. 2019 yılı itibarıyla Detur, kuzey ülkelerinde yıllık 250 binin üzerinde turiste ulaşım, konaklama ve servis hizmeti verdi. Anadolu Kültürel Girişimcilik, 2017 yılından bu yana ihaleyle hak kazandığı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze ve ören yerlerinin ticari işletmesini yapmaktadır. 180’in üzerinde müze ve ören yeriyle dünyanın en büyük müze mağaza zinciri konumundadır, Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunmaktadır. 2018 Mart ayından bu yana TÜRSAB Başkanlığı görevini sürdürmektedir.
 

Yorum Yaz