Manisa ekoturizm projesi sit alanı dışında kalmaktadır.

Genel Sekreter Yalçınkaya, ‘Sit alanı tespiti hatalı, bununla ilgili belgemizi mahkemeye sunacağız’ Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Aytaç Yalçınkaya, Karakoca Eko Turizm Alanı ile ilgili gerçekleri kamuoyuyla paylaştı. Mahkemenin henüz sonuçlanmadığına vurgu yapan Yalçınkaya, bilirkişi raporunda 5 maddenin 4’ünün Belediye lehine, bir maddenin ise eksik bilgiden dolayı aleyhine oluştuğuna dikkat çekerek, eksik bilginin tamamlanmasıyla ilgili belgeyi mahkemeye sunarak, bu konudaki tartışmaya son vermiş olacaklarını ifade etti. Yalçınkaya, “Bir mahkeme sonuçlanmadan basın yoluyla konuların manipüle edilmesi, tartışmaya açılması, kaldı ki teknik olmayan insanlar tarafından teknik yorumlar yapılması çok sağlıklı ve doğru değildir. Bırakın mahkemeler işini yapsın, mahkemeler kararını versin” dedi.

 

Manisa Büyükşehir Belediyesi Encümen Salonu’nda basın mensuplarıyla bir araya gelen Genel Sekreter Aytaç Yalçınkaya, bir siyasi parti tarafından Karakoca Eko Turizm Alanı ile ilgili yapılan basın açıklaması ve bu açıklamada iddia edilen yanlış bilgilerin gerçeklerini açıkladı. Yalçınkaya, “Bir siyasi partimizin yapmış olduğu basın toplantısı üzerine Büyükşehir olarak bu toplantıyı yapma zarureti ortaya çıkmıştır. Öncelikle hukuki anlamda bir karar ortaya çıkmadan, bir bilirkişi raporu üzerinden algı oluşturulmaya çalışılmasını doğru bulmuyoruz. Kararlar dava açanların lehinde olduğunda karar mercilerinin alkışlanması, aleyhlerinde olduğunda ise ‘koruma zırhına bürünüyorlar’ gibi bir ifade kullanılmasını da doğru bulmuyoruz. Hukukun üstünlüğüne olan inancımız, belediye olarak sonuna kadar devam ediyor. Bu kapsamda da çalışmalarımızı yürütmekteyiz” dedi.

5 maddelik bilirkişi raporunun 4 maddesi yapılan işlemlerin uygun olduğu noktasında

Oluşturulmaya çalışılan algının yanlış olduğunu belgeleriyle anlatan Genel Sekreter Yalçınkaya, “Öncelikle dünkü basın toplantısında gündeme getirilen Karakoca konusu ile ilgili, Karakoca’da onaylanan ekolojik turizm amaçlı imar planı ile ilgili bilirkişi raporu üzerinden oluşturulan algının yanlış olduğu kanaatindeyiz. Davacı tarafın dilekçesinde parselin yola cephesinin olmadığı, Orman’dan gerekli izinlerin alınmadığı, ağaç kesildiği, yer altı sularının kirletildiği gibi iddialar yer almaktadır. Bu iddialarla ilgili bilirkişi raporunda konu detaylı olarak incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Dün basın toplantısı yapan ilgililer, bilirkişi raporunun yalnızca bir bölümünü gündeme almışlardır. Bilirkişi raporuna gelecek olursak; dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının şehre düzeni planlarına aykırılık teşkil etmediği, planlamanın kademenin birlikteliği ilkesine uygun olduğu bilirkişi raporunda tespit edilmiştir. Yine bilirkişi raporunda 1/100000 ölçekli çevre düzeni planı, ekoturizm alanı için önerilen yapılaşma koşullarına uygun olması nedeniyle şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olduğu kararı ortaya çıkmıştır. Yine bilirkişi raporunda dava konusu parselin Orman’dan alınan izinlerinin şehircilik ilkeleri ve imar mevzuatına aykırı olmadığı ve uygun olduğu kararı ortaya çıkmıştır. Yine bilirkişi raporunda içme suyu havzasına ilişkin yapılan incelemede ekoturizm alanı kullanım kararının içme suyu kullanma suyu kullanılmasına dair yönetmelik hükümlerine uygun olduğu kararı verilmiştir. Gördüğünüz gibi, bilirkişi raporunun sonuç bölümündeki 4 madde de belediyemizce yapılan işlerin uygun olduğu noktasındadır” diye konuştu.

SİT Alanı tespiti hatalı, bununla ilgi belgemizi mahkemeye sunacağız

Kurum aleyhindeki maddeye de açıklık getiren Yalçınkaya, “Sadece sonuç bölümünün en son maddesinde dava konusu parselin SİT alanı olduğu, SİT alanı olduğu için de yapılan işlemin imar mevzuatına uygun olmadığı konusunda bilirkişiler bir hükümde bulunmuştur. Mahkeme henüz kararını vermemişken, bilirkişi raporu üzerinden algı oluşturmaya çalışmak, lehte olan kısımları görmeden aleyhte olan kısım üzerinden yorum yapmayı doğru, etik ve ahlaki bulmuyoruz. Kaldı ki bilirkişilerimizin belirtmiş olduğu SİT alanında bulunduğuna dair ifade de ne yazık ki yanlış bir tespitten kaynaklıdır. Elimde görmüş olduğunuz yazı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait bir yazıdır. İmar planı yapım sürecinde alınmıştır. Bakın, yazıdaki ifade aynen şu şekildedir: “101 ada 291 nolu parselde eko turizm alanı yapılmasına yönelik hazırlanan 1/5000 ölçekli nazım imar planında, plan onama sınırına konu olan alan, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında ilan edilen doğal SİT alanlarından değildir” denmektedir. Bu yazıyı da basın mensuplarımızla paylaşacağım. Aynı şekilde mavi renkte gördüğünüz alanlar SİT sınırı, turuncu renkte gördüğünüz alan, belediyemizce onaylanan imar planı sınırıdır ve SİT sınırı alanı dışındadır. Bakanlık tarafından da dışında olduğuna dair yazı, buradadır. Bilirkişi arkadaşlar muhtemelen tespitlerinde hatalı bir işlem gerçekleştirdiler. Biz bugün itibariyle mahkemeye bu alanın SİT alanı sınırları dışında olduğuna dair belgelerimizi sunuyoruz. Bu konuyla ilgili tartışmayı da kapatmış olacağız” ifadelerini kullandı.

Yargı kararı kesinleşmeden yorum yapılmasını doğru bulmuyoruz

Bilirkişi raporu üzerinden algı oluşturulmaya çalışılmasının etik olmadığının vurgulayan Yalçınkaya, şunları söyledi: “Bu noktada, ortada herhangi bir mahkeme kararı yokken, bilirkişi raporu üzerinden algı oluşturmaya çalışılmasını da etik ve ahlaki bulmuyoruz. Bırakın kurumlar çalışsınlar, işlerini yapsınlar. Kurumumuzla ilgili alınmış hiçbir mahkeme kararı, aleyhte oluşmuş bir karar da bugüne kadar bulunmamaktadır. Dünkü basın toplantısında TÜGVA ile ilgili iddia edilen bir konu da var. TÜGVA ile ilgili alınan mahkeme kararı da aslında bakarsanız, idari işlemin usul yönünden iptalini gerektirmiştir. Orada tahsis kelimesi geçtiğinden dolayı kamu yararına çalışan bu vakfa tahsisin yapılamayacağı ancak ortak proje geliştirilirse bu alanın ilgili vakfa verilebileceği mahkeme kararıyla ifade edilmiştir. Tarafımızca yeni bir hazırlık yapılıp da ortak proje kapsamında meclis kararı alınarak, vakfa bu yer yeniden verilebilirdi. Mahkeme kararı bunu engellemiyordu. Fakat Şehzadeler Belediyesinin talebi üzerine kendilerine tahsis istendiği için Gençlik Merkezi yapılmak üzere, meclisimiz, Şehzadeler Belediyesine tahsisini uygun buldu. Dolayısıyla TÜGVA kararının da kazanılmış bir zafer olarak algılanması mümkün değildir. Yani burada hukukun aldığı kararları manipüle etmek, hukukun aldığı kararlar lehte olduğunda alkışlamak, aleyhte olduğunda birileri korunuyor imajı yaratmak hukuku zedelemektedir. Bu, çok doğru ve sağlıklı bir yöntem de değildir. Yargı kararları kesinleşmeden yorum yapılmasını doğru bulmuyoruz. Bu nedenle de yargı kararlarının kesinleşmesini bekliyoruz.”

İmar planımız SİT alanı dışında

Söz konusu alanın planlarının SİT alanı dışında kaldığını vurgulayan Yalçınkaya, “ Bilirkişi raporundaki 5 ayrı maddenin 4 tanesinde, kaldı ki davacı tarafın iddia ettiği orman izni, ormana müdahale, yolunun olmaması, üst ölçekli plana aykırı olması gibi kararlarda idaremiz haklı bulunmuş; sadece bilirkişinin yanlış bir tespitinden dolayı SİT alanında olduğu ifade edilmiştir. Bunu da dün çıkıp basın önünde “SİT olan yere imar planı yaptılar” gibi bir algı oluşturulması, doğru ve sağlıklı değildir. Bu tip konularda idaremize müracaat edilmiş olsaydı, sadece bir yazıyı gösterdiğimizde, bu yazıyla bu alanın SİT alanı olmadığının ispatı ortaya çıkacaktı” dedi.

Lehte kısımları görmeyip, aleyhte olan kısımlara odaklanmak doğru ve sağlıklı değil

Konuların manipüle edilerek basınla paylaşılmasının doğru olmadığını da sözlerine ekleyen Genel Sekreter Aytaç Yalçınkaya, sözlerini şöyle noktaladı: “Basın yoluyla konuların manipüle edilmesi, tartışmaya açılması, kaldı ki teknik olmayan insanlar tarafından teknik yorumlar yapılması çok sağlıklı ve doğru değildir. Bırakın mahkemeler işini yapsın, mahkemeler kararını versin. Yüce Türk adaletinin vermiş olduğu kararlara da hep beraber uymak zorunda olalım. Bu kapsamda bugünkü basın toplantımızı ekoturizm üzerinden yönlendirmekle beraber, Sayıştayla ilgili çıkan kararda da saygılıyız. TÜGVA ile ilgili çıkan kararda da saygılıyız. Her iki kararda da kararların bizim lehimize olana da, aleyhimize olana da saygıyla yaklaşıyoruz. Ancak yapılan açıklamalarda, lehte olan kısımları görmeyip, aleyhte olan kısımların üzerine odaklanmak, özellikle Sayıştay ile ilgili konuda ‘birileri koruma zırhı altına girdi’ gibi bir ifadenin kullanılmasını da doğru ve sağlıklı bulmuyoruz.”

Yorum Yaz