Ege Üniversitesi’nden Tekstil Sektörüne Kenevir Devrimi!

TÜBİTAK destekli kenevir projesi, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillendi ve sanayide büyük yankı uyandırdı. Osmanlı'dan Cumhuriyet’e uzanan kenevir üretimi mirası, Ege Üniversitesi’nin yenilikçi çalışmalarıyla yeniden canlanıyor.
Ege Üniversitesi'nden Tekstil Sektörüne Çığır Açan Kenevir Projesi
Ege Üniversitesi akademisyenleri, bilim dünyasına katkı sağlamaya devam ediyor. Üniversitenin çeşitli disiplinlerde yürüttüğü projeler sayesinde, birçok alanda yenilikçi çalışmalar ortaya çıkıyor. Özellikle tekstil sektöründe sürdürülebilir üretim anlayışını benimseyen Ege Üniversitesi, geliştirdiği projelerle ekolojik çözümler sunuyor. Son olarak, Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinin yürüttüğü ve TÜBİTAK tarafından desteklenen “Kenevir Bitkisinden Tekstil Lifi Eldesinde Mikrobiyolojik Havuzlama Yöntemi” başlıklı proje, büyük bir başarıya imza attı. Proje kapsamında geliştirilen mikrobiyolojik havuzlama tekniği, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenerek tekstil sanayisinde devrim niteliğinde bir buluş olarak değerlendirildi.
Yenilikçi Bir Teknik: Mikrobiyolojik Havuzlama Yöntemi
Projenin yürütücülüğünü üstlenen Prof. Dr. Ayşegül Körlü’nün yanı sıra, Prof. Dr. Pınar Çelik ve Dr. Aslı Şahiner Danışkan’ın da proje ekibinde yer aldığı bu çalışma, kenevir lifi eldesinde geleneksel yöntemlerin yerine kontrollü bir mikrobiyal havuzlama süreci geliştirmeyi hedefliyor. Bu süreçte, seçilmiş aerobik ve anaerobik pektinolitik suşların kullanımıyla daha verimli, sürdürülebilir ve maliyet açısından avantajlı bir havuzlama tekniği oluşturuldu.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, projeyi gerçekleştiren ekibi tebrik ederek şunları ifade etti: “Tam akredite bir araştırma üniversitesi olarak, TÜBİTAK projeleriyle başarılarımızı artırmaya devam ediyoruz. Üniversitemiz bünyesinde oluşturduğumuz bilim ve araştırma ekosistemi sayesinde en çok proje üreten ve kabul gören üniversiteler arasında zirvede yer alıyoruz. Mühendislik Fakültesi öğretim üyeleri tarafından geliştirilen bu yenilikçi yöntem, sadece üniversitemiz için değil, ülkemizin tekstil sanayisi açısından da büyük bir adımdır. Akademisyenlerimizi tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.”
Havuzlama Tekniği ile Verim ve Kalite Artıyor
Projeyi detaylandıran Prof. Dr. Ayşegül Körlü, kullanılan yöntemin tekstil sektöründe nasıl bir fark yarattığını şu sözlerle açıkladı: “Geleneksel havuzlama teknikleri, iklim ve doğa koşullarına bağlı olduğundan, sürecin verimli şekilde yönetilmesi oldukça zordur. Bu durum, lif kalitesi ve verimi açısından da değişkenlik göstermektedir. Bizim geliştirdiğimiz mikrobiyolojik havuzlama yönteminde ise, belirli aerobik ve anaerobik pektinolitik suşlar kullanılarak kontrollü bir işlem gerçekleştirilmekte ve sürecin standardizasyonu sağlanmaktadır. Bu sayede, uygulama süresi kısaltılırken, lif verimi ve kalitesi artırılmış, tekrar üretilebilirlik sağlanmış ve maliyetler düşürülmüştür.”
Kenevir: Çevre Dostu ve Sürdürülebilir Bir Alternatif
Kenevirin doğa dostu bir bitki olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Körlü, bu çalışmanın yalnızca tekstil sektörüne değil, çevresel sürdürülebilirlik çabalarına da katkı sağladığını belirtti: “Kenevir, çok az su tüketen ve tamamen doğal bir sanayi bitkisi olması sebebiyle son yıllarda tekrar önem kazandı. Günümüzde kullanılan sentetik tekstil malzemeleri, petrol türevlerine bağımlı olduğu için hem çevresel açıdan zararlı hem de üretim sürecinde yüksek enerji ve su tüketimi gerektiriyor. Kenevirin bu bağlamda çevre dostu bir alternatif olarak yaygınlaştırılması gerekiyor.”
Kenevirin Tarihsel Mirası Yeniden Canlanıyor
Türkiye, Osmanlı döneminden bu yana kenevir üretiminde önemli bir ülke konumundaydı. Özellikle donanma için halat ve urgan üretiminde kullanılan kenevir, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da önemli bir sanayi hammaddesi olarak görülmekteydi. 20. yüzyılın sonlarına doğru kenevir ekimine getirilen kısıtlamalar, üretimin azalmasına ve bitkinin endüstriyel kullanımının unutulmasına neden oldu. Ancak son yıllarda sürdürülebilir tarım politikalarıyla birlikte kenevir yeniden gündeme geldi.
Prof. Dr. Körlü, kenevirin tarihsel önemine değinerek şunları söyledi: “Osmanlı Devleti’nde donanmanın ihtiyacı olan halat ve urgan üretimi için kenevir vazgeçilmez bir malzemeydi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye, dünya kenevir üretiminde 10. sırada yer alıyordu. Ancak 1970’li yıllarda uyuşturucu madde üretimiyle ilgili kaygılar nedeniyle kenevir ekimi büyük oranda sınırlandırıldı. Günümüzde ise, küresel sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda bu bitkiye olan ilgi yeniden artmış durumda. Kenevirin tekstil sektöründe yeniden önemli bir hammadde olarak değerlendirilmesi, hem ülkemizin ekonomik gelişimine katkı sağlayacak hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından önemli bir rol oynayacaktır.”
Sonuç ve Gelecek Beklentileri
Ege Üniversitesi’nin yürüttüğü bu proje, Türkiye’nin kenevir bazlı tekstil ürünlerinde uluslararası alanda rekabet edebilmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Geliştirilen mikrobiyal havuzlama tekniği, daha az su ve enerji tüketimiyle çevre dostu bir üretim modeli sunarak, tekstil sektörünün karbon ayak izini azaltmaya yardımcı olabilir.
Bu başarılı çalışmanın, ilerleyen dönemde sanayide daha geniş çapta uygulanması ve ülkemizin kenevir tekstili üretiminde küresel bir oyuncu haline gelmesi bekleniyor. Ege Üniversitesi’nin sürdürülebilir ve yenilikçi projeleri sayesinde bilim ve sanayi arasındaki köprü güçlenirken, doğaya duyarlı üretim teknikleriyle Türkiye’nin tekstil sektöründeki dönüşümüne önemli katkılar sağlanması hedefleniyor.