Yapay Zeka ChatGPT Dünya da İlk Sınavına Türkiye’de Girdi

Metaverse’nin ilk kez kitabını yazan Kuantik Çağ, Beyin 5.0, İnsanlığın Geleceği gibi 40’ı aşkın kitapları olan Bilim, felsefe, edebiyat ve sanat alanlarında yüzlerce esere imza atan, dünyaca ünlü beyin cerrahı, bilim adamı Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın,Türkiye Sevdalıları Platformu organizasyonunda; İzmir Ege Medya Platformu üyesi gazeteci yazarlar ile bir araya geldi. Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, dünya da ilk kez yapay zeka ChatGPT’yi kendisinin Türkiye’de sınava tabi tuttuğunu ve büyük bir başarı yakaladığını açıkladı.

 

Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, bilimde ki gelişmeler, insanlığın geleceği, yapay zeka gibi son yılların en çok konuşulan gelişmeleri hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, Son günlerin en tartışmalı konusu olan yapay zeka ChatGPT’yi dünyada ilk kez sınava tabi tutan bilim adamı olarakta bu konuda da bir ilke imza attı.

DÜNYA DA İLK KEZ TÜRKİYE’DE SINAVA GİREN

CHATGPT YÜZDE 97 BAŞARIYA ULAŞTI

Prof. İsmail Hakkı Aydın, Şimdi ChatGPT var. Dünyada ilk kez ChatGPT’yi Tıp sınavına tabi tuttum. Öncelikle beyin cerrahisinde imtihan ettim. Tıp sınavı yaptım. Soruları kendim hazırladım. 100 soru sordum. Müthiş başarılı oldu. Yüzde 97 başarıya ulaştı. Soruların yüze 97’sini bildi. Ama bu bilgi. Pratik yok henüz” diye konuştu.

Bilimin geldiği noktaya dikkat çeken Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, Yapay zeka başta olmak üzere bilim ve teknolojide ulaşılan noktanın insanlığın geleceğini kökten değiştirebileceğini ve korkunç gelişmelere de yol açabileceğini kaydederek, “mesela yapay zeka ile onlarca meslek değişecek. Yapay zeka Tıp ve Hukuk alanında etkin olarak kullanılacak. Çünkü milyonlarca evrağı bir dakika da tarayıp içtihatları ortaya çıkartacaklar. Ancak şu an robotlara hissiyat yüklenemiyor. Ama ben bununda yükleneceği kanaatindeyim. Neden bu kanaatteyim? Bugün yolda yürürken suçlu bir insanın yüz ifadesi, yüz okuyucuları tarafından algılanıyor. Bunun gibi çok sayıda gelişmeler var. Bu nedenle hissiyat yüklemesinin de mümkün olacağını düşünüyorum” dedi.

ÇEKİRDEKLERİ, FITRATLARI DEĞİŞTİRİLMİŞ ÇOCUKLAR VAR

Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte dünyada insanlığı bekleyen büyük tehlikelere de dikkat çeken Aydın, şu çarpıcı açıklamalarda bulundu; “Bilimin etiği ahlakı olması lazım. Bugün büyük tehlikelerle karşı karşıyayız. Mesela mitokondrisi değiştirilmiş, tasarım bebekleri var. Sarışın, yeşil gözlü, uzun boylu, IQ’su bu olsun dediğiniz tasarım çocuklar yapılıyor. 2 anneli tek babalı çocuklar var. Bugün istediğiniz gen değiştirebiliyor. Peki bunun cezasını kim çekecek? Bugün ciltten sperm yapıyoruz. Bir erkeğe ihtiyaç duymadan babasız çocuklar olacak. Çekirdekleri, fıtratları değiştirilmiş bebekler bugün maalesef var. Bunların inanç ve hukuki boyutu ne olacak? Kimsenin umurunda değil.

İNSANSI HAYVANLAR GELİYOR

Mesela bir insanın 32 hücresinin 16 tanesini başka bir hücre grubu ile değiştirirsek neler olur? Bir ayının 16 hücresini alır, bu araya herhangi bir hayvanın hücresi yerleştirilirse ne olur? Tabi bunu da seçiyorsun. Nasıl? Merhameti olmasın. Vur deyince vursun. Öldür deyince öldürsün, öl deyince de ölsün. Animoid değimiz yapı bunlar. Adam görüyorsun ama içinde bir hayvan var. Yani adam gibi görünen ama içinde hayvan olan bir insan düşünün. Ayı, Aslan, Kaplan hepsi olabilir. Bu şu an gerçekleştirildi. Yakın zamanda farelere insan beyin hücreleri aktarıldı. Şu an insan gibi düşünen fareler var. Bu Amerikan Silahlı Kuvvetlerinde bir proje. İlerisi için Animoid askerler projesi gerçekleştiriliyor. İnsan ama hayvan gibi. Merhamet duygusu yok. Acımadan öldürür. Ya da bir hayvanı mesela Ayı’yı alıyorsun onun hücrelerine de insan hücreleri aktarıyorsun. Yani bakıyorsun hayvan ama senin gibi düşünüyor. Bunlarda Humanoid oluyor. Birde cyborg projesi var.

YENİ İNSAN TÜRLERİ OLUŞTURULUYOR

İleriye yönelik insan türleri oluşturma projeleri var. Buna biz Ekstremofiller diyoruz. Ekstrem şartlarda yaşayabilen canlılar. Genlerimize radyasyondan etkilenmeyen bir gen aktarabilirsek mesela yaprak bitleri ve hamam böceklerinde radyasyona karşı bir direnç var. Bu geni biliyoruz. Bu geni alıp insanda DNA’ya yerleştirirsek radyasyona karşı dirençli oluruz.   Mesela Deniz’in 10 bin metre altında yaşayan fener balığı var. Onunda genini alıp buraya koyabiliriz. Güneş ihtiyacı olmadan yaşayan solucanlar var. Onların genini alabiliriz. 110 derece de yaşayan canlılar var. Onun o genini alıp aktarabilirsin. Fillerde TP 53 diye bir gen var. İnsanda 2 tane var. Bu kansere karşı bir gen. Bu gen farelere aktarıldı. Fare kanser olmadı.  Bunlar Ekstremofil bir projedir.

HAFIZA AKTARMA GERÇEĞE DÖNÜŞÜYOR

Transhümanizm çalışmaları da hız kazandı. Mesela sizin bir yapay zekanızı yapıyoruz. Yapay sinir ağlarıyla ona sizi giydiriyoruz. Sizin hafızanızı da ona yüklüyoruz. Çünkü hafızalar kaybolmuyor. Yapay sinir ağlarınız ile donattığımız makinaya hafızanızı aktardığımızda sizin geçmiş müktesebatınızı da oraya aktarmış oluyoruz. Sizin eşiniz bile Transhuman olduğunu bilmeyebilir. Bu şu an bir proje. Ama yakın bir zamanda gerçekleşecek bir proje.

TELOMER ÖLÜMSÜZLÜK PROJESİ BİR KÖPEK 75 SAAT SONRA TEKRAR HAYATA DÖNDÜRÜLDÜ

Şu anda telomer çalışmaları da çok hız kazandı. Akciğer kanseri olan bir tıp profesörü James Bedford 1967 yılında dünyada dondurulan ilk insandır. James Bedford, ölümü beklemek yerine hastalığına ilerleyen yıllarda bir çözüm bulunacağını düşünerek, cryo tüpüne girdi. Organları bozulmadan bekleyen James Bedford, henüz uyanmadı ancak dondurulmuş insanların organlarına hasar vermeden geri çözmenin bir yolu bulunduğu zaman tekrar hayata döndürülecek. Şu ana kadar dünya da 5 binden fazla insan donduruldu. Bu insanlarda henüz denenmedi. Ama köpeklerde denendi. Dondurduktan 75 saat sonra tekrar hayata döndürüldü. İnsanları da dondurduk ama henüz hayata döndürdüğümüz yok. Türkiye’de de bir kişi donduruldu. Ama bunu açıklayamam.  Bu işlem için ölmeden kanı boşaltılıyor. Yerine dimetil sülfokasit basıp donduruyoruz. Sanırım eksi 190- 270 arası bir derece de donduruluyor. Hücreler denatürü olmasın diye gliserinle beraber besleniyor.

ANA MOTTOMUZ HAYATA KATKI  SAĞLAMAK OLMALIDIR

İnsanın ana mottosu hayata katkı sağlamak olmalıdır. Hayata katkı sağlamayı ana motto olarak görmeyenin nefes alması haramdır. Nefsimiz için değil, neslimiz için yaşamalıyız.

DÜŞÜNCE SİSTEMİNDEN GENLERİMİZDE ETKİLENİR

Düşünce sisteminden genlerimizde etkilenir. Kötü düşünürsen genlerinde bunda olumsuz etkilenir. Biz buna epigenetik diyoruz. Uluslararası hukuk fiiliyatı dikkate alarak tecziye eder, oysa inanç düşünceye de bakar. Eğer sen kötü düşünüyorsan mesuliyetin vardır. Onun için düşünce sistemimizden genlerimizde etkileniyor. Kötü düşünürsen cezası var. Kötü düşünmeyeceksin. Kötü düşüncelerden genlerimizin de olumsuz etkilenmesine biz epigenetik diyoruz.

ZEKİ ÇOCUKLARIMIZI DOKTOR NÜHENDİS YAPMAYIN

Zeki ve çalışkan çocuklarınızı doktor ve mühendis yapmayalım. Bu çocuklarımızı fizik, kimya, matematik, moleküler Biyoloji ve Genetik gibi alanlara yönlendirin ki hayata katkı sağlasınlar. Ben bir molekül bulsaydım hayatı kurtarırdım. Fizik, Kimya, Biyoloji, matematik alanlarında çocuklarımızı yetiştirmeliyiz. Burada sadece ailelere iş düşmüyor. Burada devlete de çok önemli görevler düşüyor. Nobel ödülü alanlar fizik, kimya ve fizyoloji alanlarıdır. Doktorlar almazlar. Matematikte de Nobel ödülü yoktur. Çünkü, matematik bilim değil, bilimin dilidir. Ama bir insan molekül, bir ilaç, bir aşı buluyorsa insanlığı kurtarmıştır. Çocuk felci aşısını bulan insanlığı kurtarmıştır.  Bir aşı bulunca dünyaları kurtarıyorsunuz. Çiçek aşısı bulunması ile dünyada çiçek hastalığı yok oldu. Bu nedenle Zeki çocuklarımızı doktor mühendis yapmayın.  Fizik, kimya, matematik alanlarına yönlendirin ki insanlık ayağa kalksın. 

İlahiyat Fakültelerine ilk binlik dilimden alınmalı ve 10 bin TL burs verin dedim. Niçin? Bunlara fizik, kimya, matematik öğretilsin. İlim adamları yetişsin. Bin yıldır o ne dedi, bu ne dedi diyoruz. Sen ne diyorsun o önemli. Bugün iki anneli, tek babalı çocuklar var. Kim fetva verecek bunlara. Animoidler, humanoidler var. Kim bunlara fetva verecek.  DNA’yı bilmezse, fizik, kimya matematik bilmezse nasıl fetva verecekler. Kur’an yaşayan bir kitaptır.

EĞİTİMDE ACİL REFOM YAPILMALI

AKADEMİK BİR TERÖR VAR

Eğitimde bir reforma ihtiyaç var. Çok acil bir üniversite reformuna ihtiyaç vardır. Şu anda benim kanaatime göre akademik bir terör vardır. Eğitim de en büyük problemlerden bir tanesi akademik terördür. Akademik anarşi vardır. Bundan 40 yıl önceki Lise mezunlarının kültürü bugünün profesörlerinde yok. 50 yıl önceki ilkokul mezununun bilgisi bugünün üniversite mezununda yok. Benim elimde olsa ilk yapacağım şey 1933 yılı gibi bir üniversite reformu yapmak olurdu. Şu andaki işsizliğin en büyük nedenlerinden birisi de bazı üniversitelerdi. Vücudunda kaç tane gen olduğunu bilmeyen genetik mühendisleri var.

EKOLOJİK DENGEYİ YOK EDİYORUZ

Eğitimde, yaşamda her zaman ekolojik dengeye çok dikkat etmeliyiz. Avustralya’da fareleri ortadan kaldırdılar. Bu seferde Çekirgeler istila ederek, ekinleri yok etti. Uçakla yurtdışından fare getirdiler. Dengeyi sağladılar. Biz buna ekolojik denge diyoruz. Yılanın güneşlendiği yere ev yap, kedinin yattığı yerde uyu, karıncanın yuvasının kapısının yönünde evine kapı yap. İneğin yediği otu ye, Allah bu canlılara bile o algıyı vermiş. Bizi hayvandan farklı kılan konuşan hayvan. Hayvanları bizden ayıran akıldır. Hayvanda zeka var ama akıl yok. İnsanı mesul tutanda akıldır.

BAZI HASTALIKLAR İLAÇ FİRMALARI TARAFINDAN İHDAS EDİLİYOR

Bugün hastalıkların bir kısmını ilaç firmaları tarafından ihdas edilmektedir. İlaç firmaları yılsonu toplantılarında ne kadar hasta sayısı artırıldı diye bakarlar. Ama hekimlerin buna alet olmaması lazım. Mesela tansiyonu düşüre düşüre 12,8’e kadar indirdiler. Halbuki eskiden bizim öğrendiğimiz 60 yaşında bir adam 16’ya kadar çıkabilir. Niye? Çünkü damar sertliği oluyor. Biz 80 yaşındaki kadını doğurtmaya çalışıyoruz. Tabiatın bir düzeni var o düzeni bozamazsın. Dünya da maalesef böyle bir felsefe var. Herşey paraya döndü. Sağlam insanı hasta yapmak için yol aranıyor.

ALEMİN AYAĞA KALKMASI İÇİN BU MİLLETİN AYAĞA KALKMASI LAZIM

Ben Müslümanım, Türküm ama kafatasçı değilim. Bu millet ayağa kalkmadığı sürece, İslam Alemi ayağa kalkamaz. İslam Alemi ayağa kalkmadığı sürece insanlık ve hayat ayağa kalkamaz. Onun için bu Alem’in ayağa kalkması için bu milletin ayağa kalkması lazım. İslam Alemi’nin de ben hangi dinden olduğunu anlamış değilim. Çünkü İslam sadece domuz eti yememek değildir.

DÜNYADA EN BÜYÜK GÜÇ BASINDIR

Dünyada en büyük güç basın gücüdür. Amerika’da bir araştırma yapılmış. Amerika Devlet başkanını 3 kişi arasa Newyork Times’in editörü, Harward’ın Rektörü bir de metropol arasa, önce kime randevu verirdi? ABD Başkanı Newyok Times’in editörüne randevu verirdim diyor. Basına çok önemli görevler düşüyor. Basın tüm insanlık için önemlidir.”

Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın’ın konuşması sonrası Türkiye Sevdalıları Platformu kurucusu İş kadını Şehnaz Yılmaz, çok değerli hocamızı İzmirli gazeteci yazarlar ile buluşturmaktan büyük memnuniyet duydum. Bundan sonra da etkinliklerimiz devam edecek” dedi. İzmir Ege Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan’da 100’ü aşkın konukla bir araya geldik. Geleceği iyi okumak açısından değerli hocamızın konuşması platform üyesi gazeteci yazarlar için çok önemli bir ufuk turu oldu” diye konuştu.

Yorum Yaz