Balıkesir’de Dört Element Bir Alem: Aromaterapi Festivali’nde Bilim, Sanat ve Şifa Buluştu

Balıkesir’de Dört Element Bir Alem: Aromaterapi Festivali’nde Bilim, Sanat ve Şifa Buluştu

BALIKESİR – Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'nin öncülüğünde, BAÇEM (Balıkesir Çiftçi Eğitim Merkezi) ev sahipliğinde bu yıl altıncısı düzenlenen Uluslararası Aromaterapi Festivali, “Taşımız Toprağımız Şifa – Dört Element Bir Alem” temasıyla doğayı, bilimi, sanatı ve sağlığı aynı çatı altında bir araya getirdi. 3-6 Temmuz 2025 tarihleri arasında Burhaniye Ören'de gerçekleşen festival, yüzlerce katılımcıyı doğayla uyumlu yaşam biçimlerini keşfetmeye davet etti.

haber arası detay

BAÇEM’den Ören’e Taşan Şifa Yolculuğu

Festival, BAÇEM’in aromaterapi bahçelerinde Hint fesleğeni ve limon çimeni hasadıyla başladı. Katılımcılar, aromatik bitkilerin kokusuyla bezeli tarlalarda bilimsel bilgilendirme eşliğinde şifa yolculuğuna adım attı. Ardından üstü açık otobüslerle BAÇEM’den Ören Meydanı’na taşınan kortej coşkusu, festivalin görsel ve duyusal zenginliğini yansıttı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Bandosu'nun gösterisiyle başlayan kortej, renkli görüntülere sahne oldu.

4 Günlük Programda 100’den Fazla Atölye ve 40’a Yakın Seminer

Festival boyunca Lavanta, Meşe, İncir ve Çim isimli dört atölye alanında 100’ü aşkın uygulamalı etkinlik düzenlendi. Zehirsiz temizlikten aromatik mum yapımına, doğal cilt bakım ürünlerinden çiçeklerle takı yapımına kadar doğa dostu üretim ve öğrenim odaklı atölyeler büyük ilgi gördü. Yoga seansları, zumba atölyeleri ve meditasyon eşliğinde yapılan uygulamalar festivale bütünsel bir şifa havası kattı.

BAÇEM Eğitim Salonu'nda düzenlenen seminerlerde ise ulusal ve uluslararası alandan önemli konuşmacılar ağırlandı. ABD'den Robert Tisserand, İngiltere’den Romy Fraser, Hindistan’dan Dr. Faisal Mohammed gibi isimler, aromaterapinin bilimsel temellerinden kültürel kodlarına kadar uzanan kapsamlı sunumlar gerçekleştirdi. Türkiye’nin önde gelen eczacılık fakültelerinden akademisyenlerin de katkısıyla aromaterapi, fitoterapi, etnobotanik ve sürdürülebilir kozmetik konuları tartışıldı.

4 Element Temasıyla Anadolu’ya Yolculuk

Festival, "Hava", "Ateş", "Su" ve "Toprak" başlıklı dört oturumla elementlerin hem doğadaki hem bedendeki izdüşümüne ışık tuttu. Bu oturumlarda Ayurveda tıbbı, aromafrekans, doğa takvimi, halk bilimi ve kadim reçeteler gibi konular işlendi. Prof. Dr. Evrim Ölçer Özünel’in “Anadolu’nun İzinde Dört Element, Bir Bellek” başlıklı sunumu, izleyicilere kültürel mirasın elementsel öğelerle bağlantısını sorgulattı.

Öte yandan Balıkesir, İstanbul, Ankara ve Muğla Büyükşehir Belediyeleri’nden tarımsal hizmetler yöneticileri, “Büyükşehirlerin Yeşil Tarım Vizyonu” panelinde sürdürülebilirlik, biyoçeşitlilik ve kırsal kalkınma başlıklarında deneyim paylaşımında bulundu.

 

Etnobotanikten Sanata: Festival Her Yerdeydi

Festival yalnızca bilimsel ve uygulamalı atölyelerle sınırlı kalmadı. Ayvalık ile Midilli Adası’nın etnobotanik zenginliğini karşılaştıran çalışmalar, Balıkesir’in biyoçeşitliliği, Anadolu’nun nazarlıkları gibi kültürel unsurların da altı çizildi. Akşamları Ören Amfi Tiyatro ve Ören Meydanı’nda gerçekleştirilen konser, tiyatro ve çocuk atölyeleri ise festivale farklı bir renk kattı. İzmir Ulamış Köy Tiyatrosu, Manisa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi tiyatro toplulukları, sahneledikleri eserlerle halktan tam not aldı. Özge Ünkap ve Barrıscello’nun konserleri coşkulu kalabalıklara unutulmaz anlar yaşattı.

BAÇEM: Türkiye’de Aromaterapi Eğitiminde Lider

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak faaliyet gösteren BAÇEM, festival boyunca yürüttüğü eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla Türkiye’de aromaterapi alanında öncü konumunu bir kez daha kanıtladı. BAÇEM Şube Müdürü ve Festival Koordinatörü Nazım Tanrıkulu’nun açılış konuşmasında belirttiği gibi, “Bu festival yalnızca bir etkinlik değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi davetidir.”

FAO Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Ayşegül Selışık da yaptığı konuşmada, yerel kalkınmada aromaterapi gibi doğaya saygılı üretim biçimlerinin sürdürülebilir gıda ve sağlık sistemleriyle olan bağını vurguladı.

Sonuç: Doğanın Kılavuzluğunda Daha Sağlıklı Bir Gelecek

Aromaterapi Festivali, doğanın sunduğu binlerce yıllık bilgeliği modern yaşamla buluşturan bir köprü işlevi gördü. Katılımcılar hem yeni bilgiler öğrendi hem de kendi doğal ürünlerini üretebilme becerilerini geliştirdi. Dört gün boyunca toprağın, suyun, havanın ve ateşin rehberliğinde ilerleyen festival, şifanın aslında içimizde ve çevremizde olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Aromaterapi: Bilimin ve Kadim Kültürlerin Kesişiminde Şifa Arayışı

Doğal kokularla gelen denge: Aromaterapi binlerce yıllık geçmişiyle günümüzde yeniden yükselişte

Bitkilerin özüyle beden ve ruh sağlığını desteklemeyi amaçlayan aromaterapi, hem bilimsel temellere dayanan uygulamaları hem de kadim kültürel kökleriyle dikkat çekiyor. Günümüzde yalnızca bir rahatlama yöntemi değil, aynı zamanda psikolojik ve fizyolojik etkileri bilimsel olarak da incelenen alternatif bir terapi olarak yeniden değerlendiriliyor. Peki aromaterapinin bu denli ilgi görmesinin ardında hangi unsurlar var?

Aromaterapi Nedir? Bilimsel Tanım ve Uygulama Alanları

Aromaterapi, uçucu yağların yani "esansiyel yağların" (essential oils) insan sağlığı üzerinde terapötik etkiler oluşturacak şekilde kullanılmasıdır. Lavanta, nane, biberiye, okaliptüs, bergamot, çay ağacı gibi bitkilerin çiçek, yaprak, kök veya kabuklarından buhar distilasyonu veya soğuk presleme yöntemiyle elde edilen bu yağlar, doğrudan cilde masajla uygulanabilir, buhurdanlıkla solunabilir ya da banyo sularına damlatılarak kullanılabilir.

Modern tıpta özellikle stres, anksiyete, uykusuzluk ve bazı hafif ağrı durumlarının destek tedavisinde kullanımı önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), aromaterapinin doğrudan tedavi değil, tamamlayıcı sağlık uygulaması olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgular.

Bilim Ne Diyor? Klinik Araştırmalarda Aromaterapi

Son 20 yılda aromaterapi üzerine yapılan akademik çalışmalar artış gösterdi. 2023 yılında Journal of Alternative and Complementary Medicine dergisinde yayımlanan bir araştırma, lavanta yağının anksiyete seviyesini düşürmede belirgin etkiler sağladığını ortaya koydu. Benzer şekilde, Koreli bilim insanlarının yaptığı bir çalışmada nane ve biberiye yağlarının hafıza performansı üzerinde pozitif etkiler sağladığı gözlemlendi.

Birçok Avrupa ülkesinde hastanelerde doğum sırasında lavanta ve portakal yağı uygulamaları, hastaların kaygı düzeyini düşürmek amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Bu, aromaterapinin sadece ev ortamında değil, klinik alanda da yer bulduğunu gösteren güçlü örneklerden biridir.

Kültürel Derinlik: Mezopotamya’dan Osmanlı’ya Aromaterapinin İzleri

Aromaterapi, yalnızca modern bilimin konusu değil. Tarihi binlerce yıl öncesine uzanan bu uygulama, Mezopotamya, Antik Mısır, Çin, Hindistan ve Anadolu uygarlıklarında da yer bulmuştur. Sümer tabletlerinde, bitki yağlarının hem dini ritüellerde hem de tıbbi uygulamalarda kullanıldığı yazılıdır.

Osmanlı tıbbında ise "attar" ve "aktar" kültürü üzerinden aromaterapiye benzer uygulamaların yapıldığı görülmektedir. Saray mutfağında kullanılan bazı bitkisel yağlar yalnızca yemeklerde değil, aynı zamanda buhurlar ve merhemler aracılığıyla şifa amaçlı da kullanılmıştır.

Türkiye’de Aromaterapi: Yerel Bitkiler, Yükselen İlgi

Anadolu coğrafyası, aromaterapide kullanılan bitki çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. Endemik türler açısından Avrupa'nın önde gelen bölgeleri arasında yer alan Türkiye’de lavanta, kekik, biberiye, adaçayı, defne, gül ve mersin gibi bitkilerden elde edilen uçucu yağlara ilgi artmaktadır.

Özellikle son yıllarda Ege ve Akdeniz bölgelerinde aromaterapi temalı ekoturizm tesisleri, lavanta tarlaları, bitkisel yağ atölyeleri yaygınlaşmıştır. Çanakkale, Burdur, Isparta, Manisa ve Balıkesir gibi illerde birçok kooperatif ve kadın girişimi, doğal uçucu yağ üretimi konusunda faaliyet göstermektedir.

Aromaterapi ve Sürdürülebilirlik: Doğayla Uyumlu Bir Yaklaşım

Aromaterapinin doğal kaynaklara dayalı olması, onu sürdürülebilir yaşam modelleriyle uyumlu kılar. Ancak uzmanlar, kontrolsüz toplanan veya sentetik katkılarla sunulan ürünlerin hem insan sağlığına hem de ekosisteme zarar verebileceği konusunda uyarıyor.

Bu nedenle doğal üretim sertifikalı, organik tarım esaslarına göre üretilmiş, kimyasal katkı içermeyen uçucu yağlar tercih edilmelidir. Ayrıca, eğitimli aromaterapistler tarafından uygulanan yöntemler, olası yan etkileri azaltmak açısından önem taşır.

Geleceğin Sağlık Yaklaşımı mı? Aromaterapinin Yeni Yüzü

Aromaterapi, yalnızca “iyi kokmak” değil; aynı zamanda fiziksel, zihinsel ve duygusal iyilik haline katkı sunan bir bütünsel sağlık yaklaşımı olarak kabul edilmeye başlandı. Yeni dönemde hem tıp fakültelerinde hem de halk sağlığı eğitimlerinde tamamlayıcı tıp uygulamaları içerisinde yer alması tartışılmaktadır.

Türkiye'de de Sağlık Bakanlığı’nın "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği" kapsamında aromaterapi, yasal çerçevede hekim denetiminde uygulanabilecek yöntemler arasında yer almaktadır.

Sonuç: Aromaterapi Bilimle Beslenen Bir Geleneğe Dönüşüyor

Aromaterapi, hem binlerce yıllık kültürel geçmişiyle hem de modern bilimin sunduğu kanıtlarla desteklenen etkileriyle dikkat çeken bir terapi yöntemidir. Doğayla bağ kurmak, sakinleşmek, ruhsal dengeyi sağlamak ve beden sağlığını desteklemek isteyenler için aromaterapi, kökleri geçmişe dayanan ama geleceğe hitap eden bir sağlık yaklaşımı olarak öne çıkıyor.

 

Yorum Yaz